Ukrayna Savaşı Sayılarla
Ukrayna Savaşı Sayılarla
Ukrayna'daki savaşın birinci yılında Rusya'nın kayıpları.
Haberler

Aile için zıt yöndeki küresel dalgalar

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Diyalog Avrasya Platformu, Radyo On ile Kadın Platformu’nun ortaklaşa düzenlediği “Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında Bir Değer Olarak Aile” uluslararası konferansı 26-27 Kasım 2010’da Antalya’da yapıldı.

Yaz mevsimini hatırlatan bir ortamda çeşitli ülkelerden gelen eğitimciler, öğretim üyeleri, politikacılar iki gün boyunca konuyu tartıştılar. Ailenin her zaman canlı bir toplumsal, politik ve entelektüel ilgili alanı olduğunu biliyoruz. Bu defa da öyle oldu. Mikro sorunlar, normlar, pratikler ülkelere göre kimi farklılıklar taşısa da temel kaygı bütün çıplaklığı ile ortadaydı: “Aile değerleri tehdit ediliyor, kurum, toplumsal hayat için çok gerekli ve eşsiz rolünü yerine getirmede güçlüklerle karşılaşıyor. Ne yapmalı?”

Ukrayna’dan gelen katılımcı, boşanma oranlarının hızla arttığından, yeni kuşakların hayatlarını olağan düzeyde sürdürmekte bile güçlüklerle karşılaştıklarından, çünkü içki ve kestirme yöntemlerle hayatı yaşama arzuları sebebiyle uyumsuzluk içinde bulunduklarından söz etti. Türkiye’nin bu tür sorunlardan en azından şimdilik uzak oluşunun sevindiriciliğinden bahsederken, bir sohbette Antalya’daki boşanma oranlarında bir yıl öncesine göre yüzde altmış artışı duyduğunda çok şaşırdığını ve üzüldüğünü beyan etti. Türkiye’den bir katılımcı bilgileri tashih etti: Boşanma oranları on binde iki düzeyindeydi ve yüzde altmış artışı bunun üzerinden düşünmek gerekiyordu. Ayrıca Türkiye’de bölgelere, yerleşim yerlerine göre farklılıklar görülmekle birlikte, kayda değer bir artışa rastlanmıyordu. Bir başka katılımcı Ukrayna’nın derdinin herkesin derdi olması gerektiğini, aileye ve gelecek kuşaklara ilişkin sorunları ve çözümleri paylaşmanın “insanlık ailesi” için önemini vurguladı. Onların başı ağrırsa bizim burada huzur içinde olamayacağımız açıktı. Singapur’dan gelen katılımcı ise Konfüçyüs’ün öğretilerine dayalı, kızın en yakını olan erkeğe itaatini talep eden aile modelinin, ekonomik olarak kadını özgürleştiren Çin’de artık sürdürülemeyeceğini, ancak bu kaçınılmaz yıkımın yeniden aileyi ihya etmede işe yaramadığını belirtti.

MODERNİZMLE ÇETİN İMTİHAN

Amerika’dan gelen biri profesör diğeri iki bin kişilik bir okulda uzman öğretmen olan katılımcılar, engellilerin ve yeni kuşakların sosyalleşmesinde ailenin rolü üzerinde durdular. 63 yaşındayım diye söze başlayan profesör, 19 yaşında bir çocuğu bulunduğunu, onun geleceğini düşünürken çok endişelendiğini, yeteri kadar entelektüel konuşmalar dinlediğini, artık beklemeye niyetinin olmadığını, muhakkak bu konularda küresel ölçekte somut çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. Konuşma biçimi, sesindeki tonlama, tebliğinin nasıl sarsıcı, can yakıcı güzergâhlarda oluştuğunu anlatıyordu. Brezilya’dan gelen katılımcı, Rio de Janeiro sahilleri imgesi üzerinden bu ülkeyi tanıyanları hayal kırıklığına uğratacak tespitler yaptı. Aile konusunda sorunlar aynıydı. Rusya’dan Belarus’a, Kazakistan’dan Özbekistan’a, Azerbaycan’dan Gürcistan’a kadar Avrasya coğrafyası ülkelerinin temsilcileri de oradaydılar. Elbette sadece şikâyet edilmedi, eleştiri dile getirilmedi, aynı zamanda ne yapmalı sorusuna cevaplar arandı. Modern dünyanın kaçınılmaz bir kaderi gibi önümüze konulan tüketim toplumunun sorgulanmasından ahlaki, etik değerlerin eğitim marifetiyle kitlelere aktarılmasına, medyanın işlevlerinin eleştirel bir gözle değerlendirilmesi ve kimi yayıncılık normlarının tespit edilmesine kadar bir dizi öneri ortaya kondu. Kutsalın aileye ve ahlaka vermiş olduğu eşsiz desteğin bir imkân olarak nasıl daha fazla hayata taşınabileceği konuşuldu. Toplantı sonunda ortak kanaatlerden birisi, uluslararası bilgi alışverişi için iki günlük bir konferansın çok kısa olduğuydu. Geriye söylenmemiş çok söz kalmıştı. Konferansta dile getirilemeyenler sunum aralarında, yemeklerde, ikili üçlü sohbetlerde konuşuldu. Herkes aile konusunda çok doluydu. Eleştirileri ve önerileriyle ailenin geleceğini ahlak istikametinde çizmek isteyen küresel bir toplumsal dalga mevcuttu.

Az çok aile konusu üzerine düşünen herkes, modern dünyanın aile değerlerine ilişkin birçok meydan okumaya sahip olduğunu bilir. Kitle iletişim araçlarının kadınlara ve erkeklere ilişkin ürettiği imajlar ile insanların gerçek hayattaki varlıkları arasındaki uyumsuzluk, aile için tehdit edici bir hayal kırıklığı doğuruyor muhakkak. Keza çekirdek aile, çekirdeği birbirine bağlayan insani bağların gitgide daha fazla “uzmanlaşmış bir endüstriye” teslim edildiği ve ikame edilemez insani duyarlılıkların, anlamların bir boşluğa düştüğü süreçte ilerliyor. Maddi dünyaya ilişkin tüketime dayalı “yaşama stili” toplumsal alanda da kendine bir karşılık buluyor, insan ilişkileri çabucak tüketilen bir “metaya” dönüşüyor. Aile içi işbölümündeki farklılaşma, kadınlık ve erkekliğe ilişkin rol kalıplarını sorunlu bir süreçle birlikte değiştiriyor. Bu manada problemlere ilişkin daha birçok tespitte bulunmak mümkün. Diğer taraftan ise aile kurumu gibi köklü ve insanlık tarihine eşlik etmiş bir kuruma yönelik meydan okumaların mukabil eğilimleri de güçlendireceği, aileyi onarmaya, onu rehabilite etmeye, modern şartlarda ona hayat vermeye dönük entelektüel, toplumsal, politik çalışmalar doğuracağı da ortada. Bu, başka alanlarda olduğu gibi ailenin sürekli güncellenmesini de diyalektik bir ilişki marifetiyle sağlıyor.

Yaşanan problemler dolayısıyla kimi insanlar, tespitten çok temenninin ağır bastığı bir yaklaşımla ailenin sonunun geldiği iddiasında bulunabilirler. Gündelik hayatta bu tür görüşlerin sahiplerine tesadüf etmek mümkün. Arkasında insanlığın uzun tarihî tecrübesi olmayan, “biyolojik, psikolojik, sosyal bir varlık” olarak tanımlanan insana nüfuz edemeyen bu tür görüşlere itibar edebilmek imkânsız. Esasen bu lakırdılar yeni de değil. Genç Eflatun, “Devlet”inde, yöneticiler ve askerler için aileyi ve mülkiyeti yasaklamıştır. Gerekçeleri, her iki kurumun da devlet idaresinde ayak bağı olduğuydu. Gerçi daha sonraki yıllarında bu görüşünden feragat etmişti ama spekülasyon yapma kapasitesi dolayısıyla o görüşleri değil bunlar daha popülerdi. Keza 1968 öğrenci olayları sırasında Fransa’da kapitalist topluma karşı bir protesto ve alternatif hayatı kurma adına, aile yerine serbest ilişkiye dayalı komünler oluşturulmuştu. İlk bakışta rıza, sevgi, özgürlük gibi soyut ve çekici kavramlarla tahkim edilen bu “dönüştürülmüş aile” biçimi, sürdürülemez nitelikleri dolayısıyla kısa zamanda sona ermişti. Fikir düzeyinde bize ilginç gelenin her zaman pratikte uzun süreli ve doyurucu sonuçlar doğurmayacağı gerçekliği, bu konuda da hükmünü yürütmüştü.

Ailenin varlığını cinselliğe ve mülkiyete indirgeyen görüşler olduğunu biliyoruz. Bunlar elbette aileye hayat veren karakteristiklerdir, ancak bunları ana eksen olarak gören, geri kalan tüm gerekçeleri ikincil değerde okuyan bir yaklaşım, ailenin insani olan her şeyden beslenen, her şeyle ilgili o kucaklayıcı repertuarını anlayamaz. Ailenin hayattaki karşılığını kavramanın en iyi yollarından birisi, onun olmadığı bir toplum tasavvur etmeye çalışmaktır. Aileye, onun ilişki biçimlerine, bağlarına dayalı her tür pratiği ve dildeki karşılıklarını unuttuğumuzu düşünelim. Acaba aile olmadığında toplum olabilir mi? Onun yerini hangi kurum alabilir? Gece evinde “bir insan sesi olsun diye” televizyonunu açan yalnız insanın tesellisindeki sefalet, aileyi ikame düşünceleri bakımından da öğretici nice “hal”den birisi değil midir?

Benzeri konferansların birçok ülkede düzenlenmesi, sorunun küresel tecrübesinin ve çözüm yollarının paylaşılmasını sağlayacaktır. Küreselleşme, görüldüğü gibi sadece ekonomiden ibaret değil; çok çeşitli sorunlara cevaplar da küreselleşmenin imkânları üzerinden olabiliyor.

UkraynaHaber.Com

Ukrayna Haber

Ukrayna'nın, ilk Türkçe haber sitesi.

İlgili Makaleler

Bir Cevap Yazın

Başa dön tuşu
Ukrayna Savaşı Sayılarla
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

BU HABERLER YAZILIRKEN NE MİLYARDER SERMAYE SAHİPLERİNDEN, NE DE ÇIKAR ÇEVRELERİNDEN DESTEK ALMIYORUZ… LÜTFEN REKLAM ENGELLEYİCİYİ DEVRE DIŞI BIRAKARAK SİTEMİZDEKİ GERÇEK HABERCİLİĞE DESTEK OLUNUZ... BU REKLAMLARA TIKLAYARAK GAZETECİLERİN BAĞIMSIZ OLMASINA YARDIMCI OLUNUZ... BAŞKA GELİRİMİZ YOK. DESTEĞİNİZ İÇİN, TEŞEKKÜR EDERİZ. PAYPAL: [email protected]