Ne olacak bu gençliğin hali?

Yazmayayım diyorum, konuşmayayım diyorum, hatta gazeteci olmama rağmen soru da sormayayım diyorum ama gel gör ki şartlar beni yazmaya zorluyor.

8 Haziran’da, Ulusal Havacılık Üniversite’sinde (NAU) mimarlık bölümünde okuyan, Çagtay Mendesagu adlı bir okurumuz bir mektup gönderdi.

İleti özetle; Türkiye’den yeni gelecek öğrencileri uyararak, Ukrayna’yı tanıyana kadar kötü niyetli kişiler tarafından yok taksi parası, yok doktor raporu gibi giderlerin abartılması suretiyle sömürüleceğinden bahsediyordu.

Ne olduysa bundan sonra oldu: 2006 yılından bu tarafa yayın hayatında olan sitemizde bir yorum fırtınası kopuverdi.

Karşılıklı hakaretler suçlamalar, ne oluyor?

Beni telefonla aramalar; “Yorumuma yer vermedin”, “Onun yorumunu sil” demeler araya adam sokmalar.

Ben ısrarla anlatıyorum; “Arkadaş mektupta isim verilmedi neden sen olduğunu düşünüyorsun”, diyorum muhataplar ise “Beni kastetti” diyor.

Arkadaşlara maşallah “havadan nem kapıyorlar” demek isterdim fakat bunlar “yağmur altında dahi ıslanmayan” tipler.

Arkadaşlar, heyecan iyidir ama önemli bir diğer mesele de, yaşanan heyecanın akılla test edilmesidir.

Tekrar soruyorum ne oluyor?

Fakat bu sorum şu şekilde okuyun ne oluyor bu gençliğe?

Beş yıldır Ukrayna’dayım buradaki gençler büyük ölçüde başıboş ve çakırkeyif öğrencilerden oluşuyor.

Üstelik önlerine gelen ve akıllarına her eseni yapıyorlar.

Bugün insanlık huzursuz ise, hayatının her safhası çılgınlık ve akıldışı hareket eden gençlik nedeniyle huzursuzdur.

Kuran’da defalarca; “Düşünüp anlamayacak mısınız?” (Yunus Suresi 10/3), “Onlar hâlâ akıllarını kullanmayacak mı?” (Yasin Suresi 36/68) diyor.

Huzurlu toplumların gençliğine bir bakın lütfen!

İyi yetişmiş dolu bir gençlik ancak huzurlu bir dünya inşa edebilir ve sadece o insanlar huzurlu bir hayat yaşama hakkına sahip olacaktır.

“Gençlik bir milleti ya yatırır veya kaldırır” derler, bir daha bakalım hâlihazırdaki bizim yetişen gençliğimizle hayat mı buluruz yoksa can mı çekişiriz?

8-16 Haziran arasında, UkraynaHaber.Com sitesinde 37 haber girildi: Bu haberlere kısaca bir göz atacak olursak; Skovoroda ve Gülen konferansı yapıldı Gülen’i tanımayan yoktur ama Ukrayna’da üniversite okuyup da Skovoroda’yı tanımamak da ayıptır, Ukrayna Parlamentosu çatısı altında Türk aile değerleri konuşuldu ve “Türk gençliğinin Ukraynalı kızları tacizde ilk sırada olduğu” söylendi tabi içinizde bu söylenenler nedeniyle utanacak da vardır gururlanacak da.

Siteye girdiğimiz bütün haberleri tek tek anlatacak değilim ama maalesef iyi haberlere kötü tepki var.

Kırgızistan karışmış, İsrail Türk mallarını boykot etmiş, her gün şehit veriyormuşuz, kime ne?

Dünyada olup biten hâdiseler karşısında tepkisiz ve hareketsiz kalan gençlik, birbirini takip eden kızıl kıyametleri, üst üste yaşanan zulüm ve felaketleri bir sinema gibi seyrediyor.

Ama unutma ki o yangın bir günü seni de yakıp yıkabilir.

Ciddi haberlerin hiç birisine girip bakma ve yorum yapma (düşünme) zahmetinde bulunmayan gençliğimiz; dolandırıcılık, para hesabı, birbirine laf atma ve hakarete gelince birbirileriyle yarışarak bir kez daha seviyelerini gösterdi.

Ben sorunun temelinde kendini bilmezliği görüyorum. Yahudiler en çok Yunus Emre’yi okuyormuş. (ilgili haber için tıkla) Yunus’un yıllar önce yazdıklarını eski görme ey gençlik! Gelin hep birlikte bir daha düşünerek okuyalım:

“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir”

Evet, gençlik! Yunus Emre’nin son dörtlükte dediği gibi isterseniz bin defa Hac’a gidin, bir gönlü kırdıktan sonra ne faydası var? Bence birbirinizden özür dileyin barışın ve hep birlikte ülkemizin ve dünyanın huzur dolması için kendinizi yetiştirmekle işe başlayın.

Bu arada hepinizi; rahmet, bereket ve mağfiret mevsimi olarak nitelendirilen üç aylara girdiğimizi müjdeleyen Regaip kandili münasebeti ile kutluyorum.

YUNUS ERDOĞDU | KİEV – [email protected]